intihal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
intihal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2011 Çarşamba

‘İhracat sektörümüz edebiyatı baltalamayın!’ Elif Şafak – İskender vakası üzerinden Türkiye’de eleştiri geleneğine bakmak


Alper YAĞCI

İntihal, son derece ciddi ve lafı kolay kolay edilemeyecek bir iddia. Fakat bir hakaret, bir saldırı değil. Yani ‘"bir edebiyatçıya intihal suçlaması yapmak küfür etmekten farksız’ yazanlar yanılıyor. Küfretmek terbiyesizliktir, bel altı vurmaktır. Küfre yanıt vermekten imtina ederiz. İntihal ise, somut verilerle temellendirildiği vakit, ciddi bir kafa mesaisi ile yanıtlanması gereken bir iddiadır. Eleştiridir. İskender vakasının gösterdiği o ki, maalesef Türkiye'de bir eseri doğrusuyla yanlışıyla, artısıyla eskisiyle tartıp eleştirel bir süzgeçten geçirmeyi ayıp sayıyoruz, ‘dostlarımıza’ bunu yapmayı kendimize yediremiyoruz, ‘düşmanımıza’ layık görüyor, bize bunu yöneltene de düşman gözüyle bakıyoruz. Eleştiri demek saldırı demek oluyor, karalama demek oluyor, eleştirmenin elinde kala kala kötü bir şairane tatla bestelenmiş yapış yapış övgüler sıralama hakkı kalıyor... Bu yalnız edebiyatta değil, her alanda böyle. Güncel edebiyatı, çoksatar edebiyatı eleştirebilen, bunu Joyce’tan, Mann’dan, Dostoyevski’den damıttığı birikimle yapan, ama bu birikimi okuyucuyu ürkütmeden, gözüne sokmadan kullanabilen popüler eleştirmenlere ihtiyacımız var.

24 Kasım 2010 Çarşamba

Alman Seyyahlar, Osmanlı Türkiyesi ve Oryantalizm


Avrupa’nın kolonyal genişleme çağı olan on dokuzuncu yüzyılda yazılmış herhangi bir Şark seyahatnamesini, oryantalizm kavramını anmadan yeterli bir bağlama oturtmanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Yazarın konumunu, niyetini ve ehliyetini aşan bir durum, bir yapısal sınır olarak oryantalizmin söylemsel kuruluşu; Şark’tan bahsetmenin biçimini çeşitli ölçülerde belirlemiştir. Osmanlı toplumuna içeriden ve oldukça büyük bir sempatiyle bakan, yetenekli bir gözlemci ve usta bir yazar olarak değerlendirdiğim Murad Efendi (Franz von Werner) için de bunun  bir anlamda geçerli olduğunu, eserinde (en azından estetik açıdan) bir tür “yumuşak” oryantalizmin varlığından söz etmenin mümkün olduğunu, anlatmaya çalışacağım. Murad Efendi Avusturyalı bir aristokrat iken Türkiye'ye sığınıp yaşamını Osmanlı hariciyesinin bir memuru olarak geçiren gizemli bir kişilik. Burada, bu deneyimini anlattığı eseri 'Türkiye Manzaraları' inceleniyor.



Alper Yağcı, "Murad Efendi'den Türkiye Manzaraları," Tarih ve Toplum: Yeni Yaklaşımlar, sayı: 8, bahar 2009, sf. 133-155.