Blog, Boğaziçi Üniversitesi vesilesiyle tanışan bir grup arkadaşın eseridir. Blogda "serbest kültür çalışmaları" diye tanımlanacak denemeler yer alır. Yazarları bir araya getiren, ortak siyasi duruş veya estetik beğeni değil, özgür düşüncenin meyvelerinin değerli olduğuna duyulan inançtır. Bize ulaşmak için: fmoblogu@gmail.com
26 Temmuz 2010 Pazartesi
Siz Biz Sen
Eğitimli ve saygılı insanlarız biz. Küçüklerimizden sevgiyi büyüklerimizden saygıyı esirgemeyiz. İnsanları asla sosyal statülerine göre ayırmayız. Herkese hakettiği gibi davranırız.
Büyüklerimize ve hatta küçüklerimize çoğu zaman "siz" diye hitap ederiz.
Peki siz kendinizi ortada hiç bir neden yokken sırf görünüşü nedeniyle birine otomatik olarak "sen" şeklinde hitap ederken buldunuz mu?
Resimlerde kravatlı adam otomatik bir "siz"ken muhtemelen "çööööp" saatini bekleyen adam sizin için bir "sen" mi? Yoksa kravatsıza "siz desem anlamaz" gibi bir ön yargınız mı var? Yoksa kravatsız adam kapıcı ya da taksici yani o sırada benim altımda çalışan biri ve bu nedenle saygı göstermesi gereken kişi o diye mi düşünüyorsunuz? Ya da ezilenin yanında olmak için mi sen diyorsunuz?
Eğer öyleyse bana göre siz bu insanları kafanızda görünüşlerine göre sınıflandırıyor ve buna göre otomatik olarak saygınızı hakedip haketmediklerine karar veriyorsunuz.
Kesinlikle "siz"in illa da gerekli olduğunu savunmuyorum ama böyle birine siz diğerine sen derken siz ne yaptığınızı düşünüyor musunuz?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Olaya sınıf bazında yaklaşabiliriz ve sonucunda, sen-siz ayrımını statü perspektifinden yorumlayabiliriz. Fakat bence bu değerlendirmenin asıl altında yatan motif, ahlaki... Ahlak biraz yüklü bir sözcük kaçıyor olabilir fakat sanırım benim bahsetmeye çalıştığım aile ahlakını, yani edinilen görgü kurallarını içeriyor. Birine sen ya da siz demek, küçük yaştan edinilen bir alışkanlığın da pekala sonucu olabilir, değil mi?
Yerinde bir saptama yapmışsınız.
İnsanoğlu yüzyıllar öncesinde de böyle miydi bilmiyorum ama bugün için vizyon "hemen herşey" anlamına geliyor. Gerçi Nasreddin Hoca'nın "Ye kürküm ye..." öyküsü geçmişin de bugünden çok daha farklı olmadığını gösteriyor.
Söz konusu durum iyi midir, kötü müdür; bu kişiden kişiye değişebilir ama kullanabilirseniz, dış görüşünüzle sanılandan çok daha fazla kazanım elde edebilirsiniz.
Ya ben herkese, yani yeni tanıştığım, bir şekilde iletişim kurduğum herkese, buna bir organizasyonda karşılaştığım ama benden yaşça küçük olduğunu bildiğim, ayrıca günlük hayatta çok kısa bir an için bir araya geldiğimiz, yani taksi şoförü gibi herkese "siz" diye hitap ediyorum. Buna dikkat ediyorum açıkçası. Ama bu aralar asıl bunun aramıza mesafe koymanın, bana "siz" diye hitap edilmesini talep etmenin bir yolu olduğunu düşünmeye başladım. Sanki ben taksiciye "siz" deyince, adam bana normal şartlarda anlatacaklarını anlatmıyor gibi geliyor. Tabii ki bir siz/sen ayrımıyla çözülmez bu samimiyetsizleşme hissi, benim tutumumdan kaynaklanan başka şeyler de vardır elbet, ama siz/sen de bu tutumun önemli bir parçası işte. Durup dururken birine sen demeye başlamak da, hiç yapabileceğim bir şey değil...
Yorum Gönder