2009 yerel seçimler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2009 yerel seçimler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Nisan 2009 Pazartesi

Tarifsiz Bir Seçim Bildirgesi

Yerel seçimlerle ilgili farklı entellektüel düzlemlerden ve boyutlardan gelen çeşitli haber, görüş ve analizlerden sonra bi de parlementer sisteme yürekten inanmış, nev-i şahsına münhasır, az biraz sosyopat klinik vakai bir gözden 'kişi ne için aday olur?' siyasi felsefik sorununa yanıt bulmak için Uykusuz'dan Fırat Budacı'nın nazar-ı dikkatimize sunduğu aşağıdaki yazıyı paylaşmak isterim arkadaşlar. Aslından tamamen aynen kopyalanmıştır...

SEÇİM BİLDİRGESİ: AKP GÖMBE BELDESİ - BELEDİYE BAŞKAN ADAYI

Kaş ilçesi Çukurbağ köyü doğumlu olup orta tahsilimi Kaş orta okulunda, Lise tahsilimi ise farklı toplumların kültürünü merak ederek incelemek hemde değişik oğretmenlerden farklı ders verme biçimlerinden faydalanarak kültürümü arttırmak amacı ile 4 ayrı lise den sırası ile Elmalı Lisesi, Fethiye Lisesi, Manavgat lisesi, en son Korkuteli lisesini okuyarak tamamladım. Daha sonra Eskişehir F,K,B yani Fizik, kimya, Biyoloji Yüksek okulunu okurken bayan bir öğretim üyesinin bana aşık olması ve bu aşıklığın kavgaya dönüşmesi sonucu okulu terk etmeme zorlanarak okulu bitiremeden ayrıldım. Ancak geri kalan kısımlarının kitaplarını okuyup inceleyerek bu okulu bitirmiş gibi kendimi hazırladım.
Hayatımın bundan sonraki bölümü ise İzmir'de Otel İşletmeciliği, İstanbulda Marmara melamin tapak faprikasında yine İstanbulda Lüks Fitil FabrikasındaTeknik elaman ve yönetici olarak çalıştım. O dönemlerde İstanbulda Yenikapıda Erol Taş'ın kıraathanesinde Erol Taş ile tanışarak bir gün bana Sende Çekiçi Bir erkek görünümü ve hareketlerin davranışlarında artist bir karaktere sahip olduğunu söyleyerek sana yadımcı olacağım diyerek yönetmenle tanıştırması sonucunda küçükken hayal edip durduğum artist olma amacına ulaşarak bazı filimlerde rol alarak oynadım. Ancak üstün başarımı çekemeyen bazı kişilerçe tehdit edilerek, yalnızbiri olmam çevrenin olmayışı nedenleri ile istanbulu terk etmek zorunda kalarakMemleketim olan Antalya Kaş ilçesine dönmek zorunda kaldım.
Bundan sonraki Yaşamım ise: Kaş Adliyesinde 11 sene memurluk yaptıkdan sonra, her alanda genel kültürümün Enternasyonel'in üzerinde olması, İlimsel araştırmalarımla kabuğuna sığmayaçak duruma gelerek yapmış olduğum memurluğu küçük görmeye başladım. Bu zamana kadar okuduğum 1000'i aşkın kitap ile birlikte Dünya üzerinde Yaşamış ve Hala yaşayan devlet ve Uygarlıkların, yönetim ve yaşayış biçimlerini araştırarak Hangi uygarlık ve devletlerin neden daha uzun ve istikrarlı yaşadıkları ve Hangi uygarlıkların daha kısa istikrarsız yaşadıklarını sepep ve sonuçları ile birlikte araştırarak ve bunlardan örnekler çıkararak bir YÖNETİM biçimi ortaya çıkardım. Bu araştırmalarıma Toplu Yaşayan Arılar, Karıncaların bir arada kavgasız nizasız bir BEY'in yani Başkanın yönetme şekli ile insanlardan daha güzel ve demokratik biçimde yaşayışlarını inçeleyerek geliştirdim.
Bu nedenle Türkiyemizin yönetme biçimlerinen katkıda olacağımı kendimdehissederek 1995 genel seçimlerinde milletvekili adaylığımı koydum ancak maddiyetsizlik nedeniyle kaybettim. Bu arada Avrupa'ya nazaran Türkiyede paran varsa varsın Paran olmassa Ne kadar akılı olursan ol ne kadar bilgili olursan ol Sen de yoksun paralasını anladım. Bundan Sonra Yine Kendi imkanlarımla Güzel Türkiyemizin Her bir Yanını Evliya Çelebi misali adım adım gezerek Yörelerdeki Toplumların Yaşayış ve Kültürlerini, Ayrıca anadoludaki yaşamış olan uygarlıkların bu güne dek bıraktıkları kültürü ve yapıtlarını inçeleyerek notlar alıp dökümanlar yaptım. Bu gezi sonuçunda Kendi Kalemimden DERLEDİKLERİM adı altında romanyazmaya başladım hala bu romanı bitirmeye alışıyorum. Bu romanı öyle bir özenlehazırlıyorumki okuyucuların kitabı okudukça bir daha okuyası geleçek şekilde,sürüklenip gideçek şekilde farklı bir yazış biçimde hazırlıyorum. Bu arada senoya yazma çalışmalarımada başladım.
Anadoluda gezdiğim Yerlerdeki bütün belediye çalışmalarını Hoşuma giden Şehirlerin planlarını, Buna ilaveten Güzel görünümlü Avrupa kentlerinin pilan ve yerleşim biçimlerinide inçeleyerek kendimde tam belediye başkanı görevini yapabileçek bir şeylerin oluştuğunu hissederek, yeni kurulacak GÖMBE Beldesinin eşi ve benzerine az rastlanan dünyanın dikkatlerini üzerine çeken, her gün her zaman basın ve Televizyonda bahsedilen şirin ve görkemli bir şehrin temel taşlarını kısa bir zamanda meydana getireçek vasflar sahip olduğuma güvenerek bu beldenin Yani GÖMBE'nin belediye başkanlığına soyundum.
Gömbe halkına şimdiden müjdeler olsun.
Bu fırsatı kaçırmayacak olan gömbe halkıdır.
Sayın Sevgili GÖMBE halkına sesleniyorum bu bir fırsattır.
Bu vasıflara sahip, bu denli akıllı ve kültürlü bir Belediye başkan
adayını Tirilyonlarca para verseniz, veya çok önçeden sipariş etseniz yine bulamazsınız.
İyi düşünülmesi lazım olan bir konu.
Kaş belediye Başkanlığını GÖMBE'ye değiştim.
Yani Kaş'ı GÖMBE'ye feda ettim.
Anlarsanız bu işe giriştim Takdir, ve Düşünme,Karar verme sevgili GÖMBELİLERİNDİR.

2 Nisan 2009 Perşembe

Kemal Kılıçdaroğlu, Quo Vadis or What?

Aytugs adlı yazarımızın açtığı yoldan geçmeye başladık zaten azar azar. Seçimle alakalı yazılar blogda okunabilmekte -gerçi yazılanlar daha ziyade yerel ölçekte yazılmışlar ama bunda herhangi bir be'is de görmüyorum,ne de olsa "yerel" seçimler 2009:)Ben de tüm medyada bolca rastladığımız "Kemal Kılıçdaroğlu ve seçimler" konulu bir yazı yazdım. Buyurunuz...

CHP'nin başına Kılıçdaroğlu geçsin tabi neden olmasın. Facebook'ta bunu amaçlayan bir grup bile kurulmuş geçen günlerde. Arzu eden gruba girip neler olup bittiğine bir bakabilir. Hatta bize ortada dönen komiklikleri aktarabilir -eminim vardır bazı bombalamalar o grupta da.
Ne var ki ben Kemal Kılıçdaroğlu'nun başında olacağı bir CHP'yi Baykal'ın başında olduğu bir CHP'den çok da farklı görmüyorum açıkçası. Baykal'ın emir kullarından birisi olması hasebiyle İstanbul'da Topbaş'ın karşısına aday çıkarılmış, seçim boyunca "organize dürüstlük" temalı posterlerden öte herhangi bir projesini/amelini göremediğim birisi Kemal Kılıçdaroğlu.

Ha Baykal gitsin ve yerine Kemal Bey gelsin, amenna, ama bu CHP'nin yapısal ve uzuun dönemden beri devam eden sorunlarına çözüm olabilir mi?
Neticede ben de Kemal Kılıçdaroğlu'na bastım mührümü bu seçimlerde ama yarın Deniz Baykal çekilse de bir biçimde, kongreler faslından sonra partinin başına Kılıçdaroğlu gelse, genel seçimlerde oyumu partiye gene de vermem. Ki sanıyorum benim gibi düşünen bolca da insan vardır -ha Facebook'ta bir grup açsam "... en az bir milyon kişi bulurum" tarzında, ne kadar kişi toplanır orası ayrı mesele:)

Demeye çalıştığım şey CHP'yi değiştirmek için Kemal Kılıçdaroğlu'nun vesairenin yetmeyeceği. Nitekim hatırlayınız 1999 seçimlerinde baraj altında kalan partinin genel başkanı değişti: Altan Öymen, Tarhan Erdem ikilisi partinin genel başkanlığını yaptılar. Yaptılar da ne oldu? Neticede geldiğimiz nokta yine "aman ha öcü bunlar,bu adamlara gitmesin oylar" temalı kampanyasıyla CHP'de toplanan oylar. Çok merak ediyorum siyaset bilimi terminolojisinde var mı bu tarz bir siyaset:"kerhen politics".

O nedenle aytugs'nin heyecanını anlamakla beraber, ben KK'nin memleket siyasetinde çok da değiştirici, eyleyici bir gücü olduğuna inanmıyorum. Bakın üstelik bugün partisinin sevgili reis-i ebed müddeti Deniz Baykal ne buyurmuş basın toplantısında:
(kendisine soruluyor, KK hakkında genel başkanlık iddiaları/istekleri var, ne dersiniz gibisinden)
"Kendisini BEN bulup siyaset sahnesine getirdim.Başarılı bir arkadaşımızdır.Bizim partimizde sayın Kemal Kılıçdaroğlu gibi çok insan var."

30 Mart 2009 Pazartesi

Siyaset Sahnesinde Farklı Bir Muhtar-2

Belgin Çelik, Katip Mustafa Çelebi Mahallesi muhtarlık seçimini bu yıl kaybetti. 360 (küsür) geçerli oydan 80 tane alarak, 83 oy alan emlakçı Cemil Şahin'in gerisinde üçüncü sıradaki aday oldu. Eski muhtar Salih Kahveci 200 oyla tekrar muhtar seçildi.

Muhtar Salih bey seçim günü boyunca oy verilen okulun kapısından her girenin elini sıkıp seçmen kağıtlarını dağıttığı esnada verdiği ödevleri (bakınız: ilgili ilk yazı) hatırlatarak büyük bir performans gösterdi. Kendisinin kaçırdığı seçmen ellerini kadınsa kadın, erkekse erkek yardımcıları yakalayıp görev bilirlikle sıktılar. Muhtar Salih bey seçim salonlarında da boy göstererek ödevini iyi çalışmayan seçmen evlatlarına yol gösterdi. Kısacası mahalledeki seçmen, Salih beyin sınavından geçti, ama demokrasi sınıfta kaldı.

Ancak suzanna'nın (ilgili ilk yazının yorumunda) dediği gibi Beyoğlu bağımsız belediye başkan adayı Saime Ülfet Taylı Taş gibi Belgin Çelik de yerel siyaset sahnesinde farklı bir söz söylenebileceğini, bu sözü söylerken hatırı sayılır büyüklükte destek alabileceklerini gösterdi. Alınan destek ve dolayısıyla reel bir sonuç elde etmek ile siyaset sahnesinde boy göstermenin sembolik önemini ayırmak gerekirse, ilki için Taş'ın %0.32'lik 406 oyu belediye başkanlığı gibi büyük ölçekteki bir yarışta pek reel başarı şansı yakalayamadı. Çelik'e çıkan 80 oy ise mahalle ölçeğinde güçlü bir aday olduğunu kanıtladı. Her iki durumda da, siyasetin erkek egemen oyununa yakıştırılamayan adaylar, varlıklarıyla oyunun kurallarını sorguya açtılar.

29 Mart 2009 Pazar

Yerel Seçimlerin Sonucunu Gösteren Haritalandırma Nasıl Olmalı?

Tahmin edersiniz ki, bu seçim beni çok mobilize etti. Daha ben bu seçim hakkında yazarım. Yazılacak şey çıkacak zira: Örneğin, CHP'nin il genel meclisi seçiminde Türkiye'de %17,5 oy alıp, belediyelerde %24 oy alması. Al sana Baykal, bundan daha açık "defol git" nasıl denir acaba?

Neyse, bu sonuçlar daha kesine yakın bile değil, o yüzden bu erken değerlendirmeleri bırakalım, seçim sonuçları nasıl gösterilmeli (medya tarafından) ona odaklanalım.

Bizde yerel yönetim mantığı sanıyorum ülkenin %99'u tarafından halen kavranabilmiş değil. Artık anlaşılması gereken şey şu ki, "il eşit değildir şehir". Medyanın da seçim sonuçlarını verirken bu hatayı yaptığına şahit oluyoruz. Yani Bursa Büyükşehir Belediyesi sonuçlarını sanki o ilin tamamını yansıtıyormuş gibi veriyorlar. Oysa ki, Bursa Büyükşehir Belediyesi için o ilin yalnızca üç ilçesinde oturanlar oy kullanıyor, çünkü bu bu belediyenin yönettiği alan sadece o üç ilçeyle sınırlı. Aynı hata merkez ilçe belediyelerinde de yapılıyor. Bu sorunu, il adlarıyla şehir adlarını birbirinden ayırmadan nasıl çözeriz, biri bana anlatsın.

Bence seçim sonuçları haritalandırılırken üç Türkiye haritası olmalı. Bunlar:

A – İllere bölünmüş, il genel meclisi seçimi sonucuna göre renklendirilmiş.
B – İlçelere bölünmüş, ilçe belediye başkanlığı seçimleri sonucuna göre renklendirilmiş. Çünkü il belediyesi diye bir şey yok. Yozgat Belediyesi Yozgat ili belediyesi değil, Yozgat Merkez ilçe belediyesi.
C – İlçelere bölünmüş, büyükşehir belediyelerini oluşturan şehir sınırları (il değil) gösteriliyor, büyükşehir belediye başkanlığı seçim sonucuna göre renklendirilmiş. Çünkü büyükşehir belediyesi il belediyesi değil, birden fazla ilçenin biraraya getirilmesiyle kurulmuş bir üst belediye. Örneğin, Bursa Büyükşehir Belediyesi için yalnızca Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım ilçeleri oy kullanıyor. Yine Bursa ilinin (Bursa şehrinin değil) bir ilçesi olan (ama uzak ilçesi, yani aslında “kaza”sı) İznik’te oturanlar, yerleşim birimi olarak Bursa şehrinde değil, İznik şehrinde oturduklarından Bursa Büyükşehir Belediyesi için oy kullanmıyorlar.

Böyle bir ayrıştırma yapan bir TV kanalı ya da website bulan varsa, Allah rızası için beni bilgilendirsin. Diğer seçim sonucu haritaalarına bakarken, sevgili dostlar, şunu hatırımızdan çıkarmayalım: İl eşit değildir şehir. Bir tür dezenformasyon diğer türlüsü çünkü.

Bir de: GO KILIÇDAROĞLU GO! Bence bu adam için en hayırlısı, %40'ın üzerinde, ama Topbaş'ın 1-2 puan gerisinde seçimi kaybetmek olacak. Böylece, asıl ilerleyebileceği alan olan ulusal siyasette kalacak, ama fark yaratabildiğini, CHP'nin İstanbul'da %40'tan fazla oy alabileceğini göstermiş olacak. Siz ne dersiniz?